“Bu zirve o kadar önemli ki… Eğer beklenen sonuç çıkmazsa iklim konusunda bilim insanlarının daha önce koyduğu hedeflere ulaşma şansımız kaybolabilir. Yani gezegenimiz için son şanslarımızdan birisi. Ben ülke liderlerinin ortak bir sonuç üzerinde mutabık kalmasından ümitliyim. Ama aksi olursa artık daha fazla doğal afet, daha krizli bir gelecek ve daha kötü bir ekonomiye doğru gideriz.”
Yukarıdaki sözlerin sahibi Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) Başkanı Fatih Birol. Bahsi geçen toplantı ise 30 Kasım-12 Aralık tarihlerinde Dubai’de gerçekleşecek olan Birleşmiş Milletler (BM) İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi 28. Taraflar Konferansı (COP28). Conference of the Parties, yani “Taraflar Konferansı” anlamına gelen COP Zirvesi, temelde gezegeni kurtarmak için ülkelerin birbirlerine söz verdiği bir zirve olarak da değerlendirilebilir.
MUTABAKAT BEKLENTİSİ
Önümüzdeki günlerde ekonominin hatta sosyal hayatın nasıl işleyeceğine dair önemli bir sonuç doğuracak bu zirve öncesi yaptığı üst düzey görüşmeleri ve zirvedeki beklentileri Hürriyet’e anlatan IEA Başkanı Fatih Birol, “Hükümetler, iş dünyası ve finans dünyasının gözü bu zirvede. Devlet başkanları, bakanlar, dev şirketlerin patronları toplantılarda daha az karbon salınımı ve enerji dönüşümü gibi konularda tartışacak ve dünyayı rahatlatmasını beklediğimiz bir mutabakata varacak” diyor.
‘ENDİŞELERİM VAR’
COP28, dünyada son yılların en önemli uluslararası toplantılarından biri olarak değerlendiriliyor. Birol’a göre de iklim değişikliğinin azaltılması, adaptasyonu ve finansmanı hakkında 2015 yılında imzalanan Paris İklim Anlaşması’ndan sonra en önemli toplantı. Ancak Birol’un bu kritik zirve öncesinde önemli bir endişesi var. Paris’te ülkeler arasında politik anlaşmazlığın bu kadar yüksek olmadığını vurgulayan Birol, “Beklentiler çok yüksek ama politik tansiyon çok yüksek. Ülkeler daha önce olmadığı kadar siyasi bir gerilimle geliyor. Bu dünyayı kurtaracak mutabakatın önündeki en büyük engel. Gece gündüz çalışıp bunu aşmaya çalışıyoruz” ifadelerini kullanıyor.
ROMANTİK BİR HİKÂYEDEN EKONOMİNİN KALBİNE
İklim konusunda atılan her adımın küresel ekonominin önemli bir unsuru olduğunu dile getiren Fatih Birol, şunları söylüyor: “10 yıl önce yenilenebilir enerjinin şimdiki konumu romantik bir hikaye gibi geliyordu. Ama bugün yenilenebilir enerji küresel ekonominin en önemli kolonlarından biri olmaya başladı. Bu yıl dünyada inşa edilen elektrik santrallarının yüzde 80’ini yenilenebilir enerji santralları oluşturdu.
3 yıl önce satılan her 25 araçtan biri elektrikliydi, bu yıl satılan her 5 araçtan biri elektriki. 2030’da ise satılan 2 araçtan biri elektrikli olacak. Hükümetler ve şirketler dirense bile tüketici talebi ve teknolojik gelişmeler enerji dönüşümünü zorunlu kılacak.”
Birol, son günlerde BM Genel Sekreteri Antonio Guterres ve Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen başta olmak üzere çok sayıda ülke ve organizasyon lideri ile görüştü, iklim stratejilerini değerlendirdi.
BAE FIRSATA MI DÖNÜŞTÜRECEK
Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Konferansı’nın bu yılki ev sahibi Birleşik Arap Emirlikleri’nin, bu rolünü yeni petrol ve gaz anlaşmaları yapmak için bir fırsat olarak kullanmayı planladığı öğrenildi. BBC’nin elde ettiği brifing dökümanlarına göre BAE, 15 ülkeyle fosil yakıt anlaşmalarını görüşmeyi planladı. BM’nin COP28 zirvesinden sorumlu organı, BBC’ye ev sahiplerinin ön yargı ve kişisel çıkar gütmeden görevlerini yerine getirmelerinin beklendiğini belirtti. COP sürecinde iş anlaşmaları yapmaya çalışmak bir COP ev sahibi ülkesinden beklenen davranış standardının ciddi ihlali anlamına geliyor. BAE yetkilileri, COP28 müzakerelerini iş görüşmeleri için kullandıklarını inkar etmedi ve “özel görüşmeler özeldir” ifadelerini kullandı.
‘GELİN SİYASİ GERİLİMLERİ BURADA İZOLE EDELİM’
Zirve kapsamında yapılacak toplantılardan istenilen sonuçların çıkması için siyasi ve politik gerilimlerden izole bir ortam oluşması gerektiğini vurgulayan Fatih Birol, “Geçtiğimiz günlerde BM Genel Sekreteri António Guterres ve Hindistan, Endonezya, Norveç’in liderleri ile de bu konuları görüştük. Bu konuda bir çağrımız olacak. Benim en önemli önceğilim bu açıkcası. Gelin bir defaya mahsus bu siyasi gerilimleri bir kenara bırakalım. Kuzey güney, zengin fakir, petrol üreten petrol tüketen ayrımı olmadan birlik olalım. Gezegen hepimizin. Ortak bir masada buluşalım” diyor. Birol, bu çağrıyı tüm taraflara ileteceklerini söylüyor.
DÖRT ÖNEMLİ BEKLENTİ
Fatih Birol, COP28’de tüm tarafların şu 4 konuda mutabakata varmasını beklediklerini söyledi:
1- Yenilenebilir enerjide ülkelerin mevcut kurulu güçlerinin 2030’a kadar 3 misli arttırmayı kabul etmesi.
2- Enerji verimliliğindeki iyileşmeyi ikiye katlayıp bu alanda bir ivmelenme sağlamak.
3- Afrika ve Latin Amerika gibi bölgeler başta olmak üzere gelişmekte olan ülkelerin temiz enerjiye geçişte uluslararası kuruluşlar, finans teşkilatları ve zengin ülkeler tarafından desteklenmesi.
4- Petrol ve doğalgaz şirketlerinin toplam yatırımları içinde temiz enerji yatırımları şu an yalnızca yüzde 2.5 seviyesinde. Yüzde 97.5’lik kısım hala konvansiyonel kısımda. Burada da temiz enerji tarafında ciddi artışlar bekliyoruz.
TÜRKİYE’YE İKLİM GÖÇÜ RİSKİ VAR
COP28’in beklentileri karşılayamaması durumunda çok sayıda ülke gibi Türkiye’nin de olumsuzluklar yaşayacağının altını çizen Fatih Birol, “Türkiye’de de iklim kaynaklı hava olayları daha fazla yaşanacak. Kuraklık artacak. Bazı bitki türleri kaybolacak. Ekonomiyi zorlayan etkenler çoğalacak. Ama en önemlisi Türkiye yeni bir göç dalgası ile karşılaşabilir. Milyonlarca kişi kendi ülkelerinde yaşanan iklim kaynaklı krizlerden kurtulmak için Türkiye’ye doğru bir göç başlatacaktır” ifadelerini kullanıyor.
GÜÇLÜ TAAHHÜTLER VERME ZAMANI
Türkiye’nin G20 ve uluslararası camianın saygın bir üyesi olduğunu hatırlatan Birol, “Türkiye yenilenebilir enerjide çok hızlı büyüyor. Bu alanlarda güzel adımlar atıyor. Artık bunları uluslararası arenada ortaya koyduğu tavırla desteklemeli. Güçlü taahhütler vermeli. Önemli bir aktör olduğunu bu şekilde vurgulamalı” diyor.
YA MUTABAKAT SAĞLANAMAZSA
Zirve kapsamında ülkelerin sera gazı salınımlarını azaltması gibi alanlarda net bir tavır sergilemesi bekleniyor. Birol, “İstediğimiz sonuçları alamazsak gezegen için sosyo-ekonomik anlamda zor günler daha da yakın demek. En fazla etkilenecek bölge Afrika. Buradaki insanlar Avrupa gibi bölgelere milyonlarca kişilik göç dalgaları oluşturacak. Şu an yaşamaya başladığımız iklim kaynaklı olaylar daha şiddetli ve daha sık yaşanacak. Sosyal ve ekonomik denge derinden etkilenecek” diyor.